Bir zamanlar, memleketin birinde dört arkadaş bezirgan vardı. Bunlar aralarında bin altın toplayarak ortaklık kurdular. Parayı içlerinden birine teslim ettikten sonra mal almak üzere bir şehre doğru yola çıktılar.
Yolda çok güzel bir bahçeye tesadüf ettiler. Hem dinlenmek, hem de karınlarını doyurmak için bahçeye girdiler. İçeri girerken, ne olur ne olmaz diye altınları kapıdaki bekçi kadına emanet ettiler ve dördü birden gelmedikçe paraları kimseye vermemesini tembih ettiler.
avarebedevi.blogspot.com
Dört arkadaş bahçeyi gezdiler, dinlendiler, yiyeceklerini yiyip içeceklerini içtiler. Tam çıkacakları sırada insanların içine girip yıkandıkları havuzu görüp kendileri de yıkanmak istediler. Fakat hiçbirinde sabun ve yıkanırken saçlarını tarayacak bir tarak yoktu. Bir arkadaşlarını bekçi kadından sabun ve tarak almak üzere gönderdiler.
avarebedevi.blogspot.com
Kadının yanına giderken adamın aklına şeytanca bir fikir geldi. Altınları alıp gidebilirdi. Bekçi kadının yanına varınca, sabun ve tarak yerine altınları istedi. Kadın şartlarını hatırlatarak dördü birden gelmedikçe altınları veremeyeceğini söyledi. Fakat adam,
— “Beni arkadaşlarım gönderdi. Kendileri havuzun başındalar. İstersen gel, soralım!” diyerek kadını arkadaşlarını görebilecekleri bir yere getirdi. Sonra arkadaşlarına,
— “İstediğimi bana vermiyor!...” diye seslendi.
Arkadaşları da kadının sabun ve tarağı vermek istemediğini düşünerek bağırdılar:
— “Ver, ver, inat etme!...”
Bunun üzerine kadın altınları çıkarıp adama verdi. Oda kapıdan çıkarak kayıplara karıştı.
avarebedevi.blogspot.com
Beklemekten usanan üç arkadaş, kadının yanına gelerek,
— “Niçin bir sabun ve tarak vermedin de arkadaşımızı başka yere gönderdin?” diye payladılar.
avarebedevi.blogspot.com
Kadın şaşırdı:
— “Arkadaşınız benden sabun ve tarak değil, altın kesesini istedi. Ben de vermek istemedim. Fakat siz vermemi isteyince çıkarıp verdim.” dedi.
avarebedevi.blogspot.com
Adamlar düştükleri tuzağı anlayınca, kadını suçlamaya ve onu sorumlu tutmaya başladılar. Kadının kendini savunma çabası işe yaramadı. Onu tuttukları gibi mahkemeye götürüp Kadı Efendinin huzuruna çıkardılar.
avarebedevi.blogspot.com
Kadı Efendi, davacıları haklı buldu ve kadını bin altını ödemeye mahkum etti. Zaten yoksul olan, çocuklarını doyurabilmek için bahçede bekçilik yapmak zorunda kalan kadın, bu parayı nasıl ödeyecek, bu belâdan nasıl kurtulacaktı? Mahkemeden iki gözü iki çeşme çıktı.
Ağlaya ağlaya evine doğru giderken yolda beş yaşındaki bir çocukla karşılaştı. Çocuk kadının gözlerinden akan çaresizlik yaşlarını görünce sordu:
— “Anneciğim, niçin ağlıyorsun?”
avarebedevi.blogspot.com
Kadın, küçüklüğü sebebiyle ciddiye almadığı çocuğa cevap vermedi. Fakat çocuk öyle bir ısrarla tekrar etti ki sorusunu, zavallı kadın açıklamak zorunda kaldı:
— “Bekçilik yaptığım bahçeye dört kişi geldi. İçeri girerken ortak malları olan bin altınlık bir keseyi bana emanet ettiler ve hepsi birden gelmedikçe keseyi kimseye vermememi şart koştular. Bahçede gezerlerken, içlerinden birisi gelip altınları istedi. Vermedim. Fakat diğerleri de vermem için seslenince, çıkarıp verdim. Herif altınları alıp gitti. Onun gelmediğini gören arkadaşları yanıma gelip ‘Sen arkadaşımıza niçin sabun tarak vermedin?’ dediler. Ben de, ‘O benden sabun ve tarak değil, altın kesesini istedi. Siz de vermemi isteyince, verdim.’ dedim. Beni mahkemeye götürdüler, dava ettiler. Kadı Efendi de beni suçlu bularak bin altını ödememe karar verdi. İşte ağlamamın sebebi budur.”

Çocuk, önemli bir mesele değilmiş dercesine küçümser bir tavırla,
— “Sen şimdi bana bir dirhem ver, helva alayım; sonra sana bu belâdan nasıl kurtulacağını söyleyeyim!...” dedi.
Kadın gerçekten derdine deva olacağını düşünmese de çıkarıp bir dirhemi verdi:
— “Şimdi söyle bakalım, bu belâdan nasıl kurtulacağım?”
Çocuk hiç düşünmeden konuştu:
— “Şimdi dön, Kadı Efendiye git. Ona, ‘Davacılar, dördü birden gelmedikçe keseyi kimseye vermemeyi bana şart koştular. Şimdi dördü birden gelsin, keselerini teslim edeyim’ de.”
avarebedevi.blogspot.com
Kadın dönüp yeniden Kadıya gitti. Çocuğun öğrettiği gibi söyleyeceklerini söyledi. Kadı hemen davacıları çağırtarak onlara böyle bir şart koşup koşmadıklarını sordu.
— “Evet, doğrudur, bu şartı koşmuştuk.” cevabını verdiler.
avarebedevi.blogspot.com
Bunun üzerine Kadı,
— “Öyleyse gidin, arkadaşınızı bulup getirin, kesenizi alın!...” diye hükmetti.
avarebedevi.blogspot.com
Zavallı kadın, beş yaşındaki çocuğun zekası sayesinde belâdan kurtuldu.
İşte hayranlık duyulacak akıl ve kemâl bunlardadır.
Yorumlar
Yorum Gönder