Üç Yaşındaki Çocuk


Anlatırlar ki, bir zamanlar memleketin birinde günahkarlığıyla meşhur, haramları işlemekte gözü kara bir adam vardı. Bu adam, nerede güzel bir kadın bulunduğunu duyarsa, hemen oraya koşar, parayla veya hileyle o kadını kandırır, yoldan çıkarırdı.
avarebedevi.blogspot.com
Bu adam bir gün, oturduğu şehre bağlı köylerden birinde çok güzel bir dul kadın olduğunu öğrendi. Yanına birçok hediyeler alarak avânesiyle beraber yola çıktı. Çetin bir yolculuktan sonra köye ulaştı.
avarebedevi.blogspot.com
Köyde bir eve yerleştikten sonra, kadına bir mektup döşendi. Bu mektupta ona duyduğu aşkı, onun için katlandığı sıkıntıları ve bu köye sırf onun için geldiğini anlatıyordu. Mektubu, değerli hediyelerle birlikte kadına gönderdi.
avarebedevi.blogspot.com
Hediyelerden gözleri kamaşan kadın, biraz da bu tür ilişkilere teşne olduğundan, adamın isteğini kabul ve onu evine dâvet etti. Zampara, büyük ziyafet sofraları düzenlemeye yetecek kadar çok yiyecek ve içecekle kadının evine gitti.
avarebedevi.blogspot.com
Kadının üç yaşında bir çocuğu vardı. Annesi misafire hizmetle meşgul olduğu için çocukla ilgilenemiyordu. Çocuk bir köşede meraklı gözlerle olan-biteni izliyordu.
avarebedevi.blogspot.com
Zampara herifin her fırsatta yatağa götürmek istediği kadın, çocuğu öne sürerek isteğini geri çeviriyor, “Bize bakıp dururken olur mu? Bekle, uyusun!...” diyordu.
Zampara, “Bu çocuk çok küçüktür, hiçbir şeyden anlamaz!” diye itiraz ediyorsa da kadın, “Eğer sen onun bildiklerini bilseydin, böyle konuşamazdın!...” karşılığını veriyordu.

Herif çocuğa basbayağı düşmanlık duymaya, ona nefret dolu gözlerle bakmaya başlamıştı.
Derken kadın yemekleri pişirdi. Çocuk ağlayarak sade yağla yağlanmış pirinç pilavından biraz istedi. Kadın bir tabağa pilav doldurarak verdi. Çocuk hemen arkasından yeniden başladı ağlamaya. Bu defa da pilavın üzerine koymak üzere zerde istiyordu. Ağlamadıkça annesi kendisine bakmadığı için, çocuk ister istemez isteklerini ağlayarak bildiriyordu.

Çocuğun ağlamaları, bir an önce onun uyumasını bekleyen adamın iyice canını sıkmıştı. Kendini alamayarak,
— “Vallahi çok uğursuz bir çocuk bu!...” diye homurdandı.

Bunu duyan çocuk yemeyi bırakarak adama şu cevabı verdi:
— “Vallahi senin gibi bir uğursuz daha dünyada yoktur. Ben karnımı doyurmak için gözümden birkaç damla yaş akıtarak yiyecek istedim. Bunu yapmakla bir günah da işlemedim. Fakat sen, sırf günah işlemek için beldeden beldeye sefer ediyor, halkın sahipsiz kadınlarını yoldan çıkarıyorsun. Söyle bakalım, aramızda uğursuz olan kimdir?...”

Zampara herif, çocuğun bu sözlerinden öylesine mahcup olmuş, vermek istediği ders öylesine içine işlemişti ki, bir anda yaptığından utanç ve pişmanlık duymaya başladı. Hemen kalkarak evden çıktı, avânesini de toplayarak şehrin yolunu tuttu. Şehre dönen adam, artık o günahkâr zampara değildi. Tövbe etmiş, bütün kötülüklerden uzaklaşmıştı. Hayatının sonuna kadar da iyi bir insan olarak yaşadı.

Yorumlar