Salgın hastalık

      Aslında böyle bir konu açarken ne yazacağımı pek düşünmedim. Konu hakkında hiç düşünmedim desem yeridir. Ama bir şeyi anlatmak isterim, Şu an doğaçlama yaparak yazıyorum. Düşünce tarzım biraz diğer insanlardan farklı. Bu şu olaylardan sonra anladım. Çok iyi sosyalleşebilen biri olduğum
halde, aşırı derecede asosyalim. Çevremdeki herkes buna epey şaşkın. En çok duyduğum kelime şu "Neden böylesin.". İşte bu soruya cevap ararken bişey fark ettim. Çoğu kişinin arasında bağ kurmakta zorlandığı bir kaç olay arasında bağlantılar kurup farklı sonuçlara varıyorum. Bu da beni biraz farklı yapıyor. Çevreme uyumsuz biriyim. En küçük şeylerde bile kafama göre takılan biriyim. Mesela hiç bir zaman tarz olsun diye hamburger veya pizza yemedim. Seçme şansım olduğu sürece pide, döner, lahmacun yerim. Bunlar benim için ilk sırada, Hamburgerin sağlıksız oluşu bir yana, popüler kültürün dayatması olduğu içinde sevmem o meredi. Gibi Gibi işte öyle asosyal yada aykırı biriyim. Yani herşeyde uyumsuz olduğum için çoğu şeyi aklımda yaşıyorum. İşte bu yazıda  kafama takılan bir konuyu yazacağım. Komplo teorisi kuruyorum desem yeridir.
      Ya da ben direk olaya gireyim, aradaki bağları siz kurun.
  • Orta okuldan beridir aşına olduğum bir laf  "Dünyayı %1 yönetiyor." Ki bunu söyleyenlerin inandırıcı nedenleride var.
  • Bu %1 belli bir fikir ve ırk olarak ayrıcalıklı konumda. (onlar kendilerini öyle görüyor diyelim)
  • Dünya nüfusunun artması belli sorunlar çıkarakcak ki, bu önümüzdeki 50-60 yıl içinde hissedilecek ve 100 yıl sonra kriz kesin. Başta Gıda ve Su olmak üzere.
Yukarıdakiler bir köşede kalsın. Devam Edeyim;
  • Suriye iç savaşından kaçan yaklaşık 20.000 çocuk mülteci, avrupa da kayıp. (20.000 bin diyorum boru değil.)
  • Şu meşhur isviçreli bilim adamlarını denetleyen ve ilaçlarını nasıl geliştirdiğini insanlara açıklayan hiç bir denetim yok.
  • Hatta endüstriyel hırsızlıktır felan filan, birinin ilacı geliştirirken izlediği yollar bile açıklanmıyor.

    ilk bağlantım şu 20.000 çocuğun orada ilaç deneylerinde kullandığı, ki buna %100 eminim. Ne almanyası ne hollandası ne ingilteresi hiç biri sivil toplum kuruluşlarının raporları doğrultusunda bir şey yapmıyor, olayı incelemiyor, yalanlamıyor.
     Kayıp mı bunlar? kayıp. Nerdeler? bilinmiyor. O kadar insan öldü, BM yada başka bir kuruluşun açtığı ve yetim kalanlar burda diyebileceğimiz bir yapıda yok.

Devam edeyim;
  • Eskiden dünyada bir kaç salgın hastalık oldu. SARS, H1N1,MERS.. vs... Bu virüslerin yayılmamasının tek nedeni değişeme uğramaları. Doğru okudun YAYIL MA MA SININ.
  • Püf nokta şu. Virüslerde bizim gibi bir canlı organizma ve onlarında doğal bir tabiatları var. Bir su çiçeği sürüsü 10 yıl öncede böyleydi, 100 yıl öncede, 100 binyıl öncede, çünkü bunlarda diğer tüm canlılara göre hayatta kalma çabası içindeler. Bu virüste canlılığının devamını sürdürme gayreti içinde ve bu yüzden kimyasını bozacak bir yapıda değiller. Bir kayanın üzerinde 10 milyon yaşında bir virüs bulma ihtimaliniz bile vardır. 
  • Peki neden bu son salgınlar, hızlı yayıldığı halde, kitlesel bir ölüme neden olmadılar. CEVAP: Laboratuvar ortamında geliştirildikleri için. Yani bu Canlı organizmalar diğer virüsler gibi kendini koruyarak yaşamını devam ettirme derdinde değiller. Kimyalarıyla oynandığı için, birine bulaşınca, bulaşan kişinin metabolizmasıyla değişime uğruyor, ve yeni biçimiyle bir başkasına bulaşıyor ve bir bireyden diğerine geçerken yapısal değime uğruyor. DOMUZ GRİBİ ya da KUŞ GRİBİNİN yayılmamasının en büyük nedeni bu. Virüslerin ilk ortaya çıktıkları biçim ile son vaklarda yayılması aynı değil.
      İkinci bağlantım şu. Biri kitlesel bir imha yapacak ama sonrasında ortadan kalkacak, kişiden kişiye bulaşınca kendinide bir nevi değiştirip son haliyle işlevsiz bir nezle mikrobuna dönüşecek virüs peşinde. Çünkü virüs kalıcı olursa sonrasında kalanlar için büyük tehtid.

Devam Edeyim;
  • Son 10 yılda bir çok bilim adamından duydum. Daha çok gözüm çarptı desem yeridir. Kitlesel ölümler ve bulaşıcı hastalıklar. 2018 yarılarken, Son zamanlarda epey söylenir oldu.
  • Şu meşhur holywood filmlerinde de iyiden iyiye işlenmeye başlandı bu konu. Dizileri olsun filmleri olsun, dünyanın belli bir kısmı hastalık yüzünden ölmüş, kalan kısmı hayatta kalma mücadelesinde.
  • Bide film şirketlerinin milyar dolarlık finansal yapıda olduğunu ve, kitlesel zihin kontrollü aracı olarak medyanın kullanıldığını anlatmama gerek yok. Demi.?
      Sanki birileri bizi bu tür olaya hazır etmeye çalışıyor. Daha doğru bir ifade ile anlatayım, bir sonraki nesli "Zaten böyle bir şey bekleniyordu" gibi bir duruma alışkın yapma peşinde. Dünya bize yetmeyecekti, fedakarlık yapmamız lazımdı, gibi şeyler. Hani bu yapılsa biri çıkıp biz yaptık demeyecekti herhalde ama bunun tasarlanan bişey olduğunu fark eden biri çıkarsa koplo teoresyeni olarak suçlanması zihinlerde daha kolay olacaktı. "Zaten dünya bize yetmeyecekti ki"

Vardığım sonuç şu...
      Şu %1'lik kısım suriyeden denek olarak topladıkları çocuklar üzerinde, kitlesel ölümlere neden olacak ve sonrasında işlevsizleşecek virüsü geliştirme arifesindeler. Yakında bu olayı gerçekleştirecekler. İlk büyük salgın kapıda.
       RAHATLADIM... Vallahide rahatladım...


     Kafam rahat etsin diye yazdım yoksa şu ikilem arasında delirecektim... Ya gerçekten bir şeyleri fark edip sesimi çıkaramıyordum, ya da delini tekiydim.


Çok az bir kanâtte olsam, türkiye'nin başıda dertte...




Yorumlar