DİGİTAL PARA
HARAM MI?
Bu soruya cevap vermeden önce birkaç hususa değinmek gerekir ama ben her şeyi tek bir başlık altında açıklamak istiyorum. “BAKIŞ AÇISI” İşte tüm mesele bu. Ve bu konuyu hayatın direk içinden örneklerle anlatmak istiyorum. Belki o zaman COİN paraların haram olup olmadığını çok daha iyi anlarız.
İlk anlatmak istediğim Seyfettin dedenin durumu. Kendisi Allah dostu diyebileceğim kadar takva sahibi biri. Kendim şahit olduğum bir hikayesini anlatayım. Seyfettin dede yaşadığı yerde çok sevilen biriydi. Arvasi’lerdendi. Arvasileri bilen, ne demek istediğimi hemen anlamıştır. Bu güzel dedemiz yaşlılıktan dolayı rahatsız ve ölmeye yakın tüm çocuklarını ve sevdiği dostlarını helalleşmek için çağırıp şunu söylüyor “Bir saatlik ömrüm kaldı. Sizi helalleşmek için çağırdım. Hakkınızı helal edin.” Deyip helallik istiyor. Ve tam bir saat sonra vefat ediyor. Bunu anlatma nedenim size onun ne kadar takva sahibi biri olduğunu anlamanız için. Ben bu yazıyı yazan avare, böyle bir olaya kendi gözlerimle şahit oldum. Daha birçok kerameti var bu dedemizin ama asıl anlatmak istediğim böyle takva sahibi olsan da istemeden düşeceğin durum. Peki böyle bir adam ne yapmış olabilir ki? İmamlık! Kendisi zaten yaşadığı bölgenin imamı. Gerçek bir imam. Yani islamiyete göre parayla imamlık yapan biri değil. O civardaki köylülerin zekatıyla geçimi sağlıyor. Lakin zaman ve şartlar değişince çocuklarına ve karısına fayda sağlasın ve bişeyler bırakabilsin diye diyanet bünyesinde görevine devam ediyor. Aslında bunda çevresinin de çok ısrarı var. Peki sıkıntı ne? BANKA !!!! diyanet maaşları banka aracılığıyla imamlara veriyor. Ama bankada FAİZ ile işleyen bir kurum. İşte çarpıklıkta burada başlıyor. Kendi öz dedem, Seyfettin dedenin sevdiği bir ahbabı. İkisi de birbirini sever sayar. Dedemin aklında kalan bir şey var. Seyfettin dede gençken, vaktinde bankalar ile ilgili şu cümleyi kuruyor. “Banka binasının gölgesinden geçmek bile günahtır. Faizi meşrulaştıran ve sıradanlaştıran bir kurum.” İşte bu söz dedim kulağına küpe ettiği bir nasihatti. Öz dedem, Seyfettin dedenin banka üzerinden maaş aldığını öğrenince dayanamaz ve ölmesinden on beş yıl şu soruyu tekrar sorar; “Ey şığh Seyfettin. Banka nedir?” işte Seyfettin dede derin bir iç çekerek şunu söyler “Fazıl kardeşim, ne sor ne ben söyliyim. Devir olmuş haram devri, kendini muhafaza etmek çok zor”
Ben Seyfettin dedenin meselesini burada bırakacağım. Sonra neden anlattığımı söylerim. Gelelim ikinci mevzuya. TELEVİZYON !... Evet. Her Müslüman alimin ilk duyduğunda, nefret kustuğu, lanet okuduğu, girdiği her evin ahlaki ve sosyal yapısını kötüye doğru eviren teknolojik bir kara kutu. Bu konuda hemfikirizdir umarım. Televizyon ilk çıktığında ve sonrasında her islam aliminin ya da sıradan bir Müslümanın sıcak bakmadığı bir gelişimdi. Artık her evde televizyon var. Geçen televizyonda şunu gördüm. Semerkant TV. Nakşibendi tarikatının menzil kolunun kurduğu bir kanal. Kanal islami bir vizyon ile yayın yapıyor. Hatta ki bir programında tamamiyle kapanmış, Yeşilçam sinemasının eski oyuncularından Necla NAZIR’ın kadın sorunlarını islami açıdan ele alıp çözüm sunduğu bir programa denk geldim. İçimden şunu geçirdim. Bu kanalı kuran, Nakşibendi tarikatının menzil koluna 1960’larda şunu sorsan; televizyon nedir? Caiz midir? Almak günah mıdır? Size cevabı söylemeyeceğim. Siz zaten tahmin etmişsinizdir. Ama gel görki kendileri televizyon kanalı açmış. Hatta şöyle bir hikayemde var. Ailemden birinin ısrarı üzerine menzil köyüne gittim. Güzel köydü. Köyü boşverde ben kendi bir hayalimi anlatayım. Camiası ve ortamı günah kokan bir ortam olduğu için yönetmen olma hayalimi, isteğimi hep görmezden geldim. O an ne hikmetse o köyün en büyüklerinden birine sordum. “Böyle bir hayalim var. Sizce hayalimin peşinden gitmeli miyim?” Bu büyük zatın bana verdiği cevap şuydu. “Boş ver o tür işleri. O ortamın içinde olanların hepsi oruspu. Kadını erkeği” tabi bu cevap beni şaşırtmadı ama halifenin cevap veriş şekli ve kullandığı üslup çok değişikti. Düşüncelerimi tırmaladı desem belki doğru ifade etmiş olurum. Neyse geleyim sadede. SEMERDKAND TV izlerken aklıma şu geldi. Çektiğiniz programları yönetmenler çekmiyor mu?
Peki buradan nasıl bir sonuca varmak istedin diye sorarsanız. Bence açık fikirli olmak ve gelişen dünyanın şartlarına adapte olup, bu şartlardaki sorunları islama uygun çözümler bulmak lazım. Ve en önemlisi geç kalmamak lazım.
Eğer ki, Müslümanlar bankacılık yaygınlaştığında, faiz var, haram demek yerine islama uygun para işlemlerinin gerçekleştiği bankacılık sistemini oluşturma yoluna gitselerdi bugün bu halde olmazlardı. Pazar payını şuan faizle işleyen bankalar domine etmiş durumda. Kıyıda köşede vıyaklayan bankalar var. FAİZSİZ KAZANÇ, KATILIM BANKASI, İSLAMİ DEĞERLERE UYGUN BANKA SİSTEMİ… O kadar geç girdiler ki bu işe şuan varlıklarını bilen bile çok az. Haa birde televizyon olayı var. İlk gördüklerinde gavur icadı diye dışladılar ama şuan el mahküm kanal açıp yayın yapıyorlar. Sebeb? Çünki devrin şartları bunu gerektiriyor. Oysaki bu gelişime ayak uydursalardı belki de islami yayın anlayışı şuan ana akım medyanın kendisi olurdu. Köylü teyzemin amcamın açtığı kanal olmazdı.
Size BANKA ve TELEVİZYON örneklerini verdim. Görmenizi istediğim şu; kripto parada şuan aynı muameleyi görüyor. Ben kripto para alım satımı yapınca birkaç eş dost şunu söyledi. O para haram, alıp satmakta günah. Kim söyledi diye sorunca da bana şu cevapları verdileri, ben öyle duydum, Şu söyledi, filanca söyledi. Aklıma şu geldi. İslamın altın çağı. İslam dört halifeden sonra genişlemeye devam etmiş ve karşılaştığı tüm kültürlerdeki metinleri Arapçaya çevirip, medeniyet yolunda ilerlemeye çalışmışlardır. En çok çevirisi yapılan yunan parşömenlerini duyanlar, çevirileri yapanları günaha girmekle suçlamışlar. Ne gerek var heykele zeusa tapanların yazdıklarını okumaya. İşte islam yaptığı bu çevirilerle elde ettiği bilgi havuzu ile insanlık tarihine tümüyle yön vermişlerdir. Örneğin; Hint, çin, yunan ve anadolu sayı sistemlerini öğrenmişler ve cebirin (matematiğin) temel taşı olan sayı sistemini oluşturmuşlardır. 1,2,3,4,5,6,7,8,9. Peki sonuç? Matematik gelişmiş, daha da önemlisi gelişen cebir ile sıfır ”0” sayısı bulunmuş. İnsanlık çağ atlamıştır. Sıfırın önemini siz gidin matematikçilerden öğrenin. Neyseeeee… anlatmak istediğim gelişen şartlara ayak uydurmak ve bunu islama uygun şekilde harmanlayıp geri kalmamak. İşte olması gereken bu.
Bu gün coin(kripto) para haram diyen birine, paranın aslında canlı olduğunu ve devletlerin artık para savaşları yaptığını söylesem anlamaz. Avrupa birliğinin kurulmasının en temel sebeplerinden biride budur. EURO para birimini oluşturup doların boyunduruğuna girmekten kurtulmak. Gelişen dünyada artık net bir resim var; DİGİTAL PARA kaçınılmaz bir gerçek. Ben islam alimi değilim ve helal mi, haram mı? Hüküm veremem. İslama uygun kripto para geliştirecek kadar ekonomik bilgiye, kod yazabilecek kadar yazılımsal donanıma sahip biri de değilim. Ama kripto para hakkında helal, haram tartışmalarını yersiz buluyorum. Yanlış olan, haram olan, kripto para değil, o para ile ilgili yapılan al-sat işlemleri. Kripto parayı haram gibi gözükmesinin nedenini tek kelime ile anlatayım. “Büyük balinalar” desem zaten özetlemiş olurum. Bide HARAM, Kuran-ı Kerim’de yazılmışsa haramdır. Sonradan herhangi bir şeye haram denemez. Zamanın şartları yeni konular hakkında hüküm gerektirmişse bunu 4 yolla sağlarız. Kuran’a bakarız, yoksa sünnete, yoksa benzeri hakkında daha önce verilmiş ve kabul görmüş istişare hükmü var mı? O da yoksa alimler yeniden toplanır ve karar alınır. Bildiğim kadarıyla kripto (COİN) para hakkında böyle bir fetva daha duyrulmadı. İnşaallah öyle bir fetvada gelmez. Vahabilerden beklerim ama. Neyse…
Özetle, banka haram deyip Müslümanları yeni dünya düzenindeki kağıt para işlemlerinde zayıf bırakmak, TV haram deyip iletişim çağında Müslümanları “DİLSİZ” bırakmak, islam alemine bişey kazandırmadı. Bu gün her Müslüman örneklerimdeki banka ve TV gerçeğine diz çökmüş durumda. Ve inanın ki digital para geleceğin kendisi. Müslümanların bu gerçekten uzak durmaması lazım. Yoksa ağır bedeller öder. Sizden şunu duyar gibi oldum. “Avare sen yanlış düşünüyorsun.” Hemen bir örneklendirme yapayım. Okul karnelerinizi aldığınız zamanları hatırlıyor musunuz? O karneleri almayan genç okuyuculara da şunu diyeyim, bir zamanlar okullarda karneler elden dağıtılır, tüm öğrenciler sıralara vurarak şu tekerlemeyi söylerdi; “akdeniz, karadeniz, kaneleri isteriz” Ey gidi eski günler. Gelelim sadede. Bu gün karne dahil tüm öğrenci işleri İNTERNET ortamında gerçekleşiyor. İnterneti olan tüm kolaylıklara sahip, olmayanlar okulda rehber öğretmen veya müdür yardımcısının odasının kapısında sıra bekliyor, notları söylensin yada işlemleri yapılsın. Peki bunu neden anlattım. Milli eğitim bakanlığı bir genelgeyle aşamalı olarak öğrenci işlemlerini sanal ortama geçireceğini söyledi. Kağıt kullanımını azaltıp doğayı korumak, merkezi kontrol ile verimliği artırmak ve ülkenin genel eğitim durumunu net bir şekilde görmek felanda filanda.. peki ne oldu her öğrenci sanal dünyayla tanıştı. Peki bundan 30 yıl sonra merkez bankası şöyle dese, gelişen teknoloji ve ihtiyaçlar doğrultusunda ülke olarak parasal işlemleri digital olarak yapacağız ve nakit işlemler için digital para yüklü kartlar kullanılacak. Sen şunu diyebilir misin? Ben kağıt para kullanmak istiyorum. Birader tedavülden kalktı. Neyse.. işte durum bu. İster digital para de, ister kripto para de, istersen coin para de fark etmez. Bu gerçek apaçık ortada ve gelecek buna göre şekillenecek.
Ee bu kadar durumu anlattın, sanki eleştirir gibi oldun, cümlesini duymamak için bide önerimi söyleyeyim. Merkez bankasının geliştireceği ve her kripto paranın içinde her alacak bir seri numarası ile bir coin yapılabilir. Böylelikle dubai’de, bir milyarder arap, depolar dolusu serverlarla coin para madenciliği yapamaz. Bu kripto para yalnız merkez bankası aracılığıyla sanal ortamdan tedavüle sokulacak, ve dahil edilecek bir seri numarası ile gerçekliği kontrol edilebilecek. Güvenilir sağlam olması bu kripto parayı balinalardan daha çok internet alış verişi yapan ya da kahvesini kripto para ile ödemek isteyen birisinin önceliği olacak. Sadece coin belki, ama tl ile yapılacak coin para bu sisteme erken dahil olunabilirse çok mesafe kat edebilir. Şili’de normal bir vatandaş tl-coinle güvenle alış veriş yapılabilir. Çünki bilir ki harcadığı her tl-coin paranın bir gerçek karşılığı var. Merkez bankasının geliştireceği bu kripto para sadece merkez bankasının uygulaması ile alınıp satılsa, akıllı telefonlarda NFC, yani temassız ödeme imkanı sağlansa veeee en önemlisi faizsiz olan bankalar hesap açma ve alım satım işlemi yapabilse, biz geleceğin en güçlü COİN parasına sahip oluruz. Bu kripto para, sağda solda madencilikle üretilemeyecek, faiz işlemine tabi tutulamayacak ve sadece merkez bankası sisteminde, seri numarası ile doğrulaması yapılan paralar alınıp satılıp, alış verişlerde kullanılabilecek.
Şimdi bu paragrafa biraz daha ayrıntılı açıklama yapmak için başlamayı planlamıştım. Özellikle bu tl-coin paranın ülke dışındaki olası geleceği, Şangay beşlisi ve Amerikan borsalarındaki olası tepkileri yazmak için başladım ama takatim yok be. İçimden yazasım geldi böyle bir konuyu, tek nefeste, tek seferde olduğu gibi yazdım. Hatamız olduysa af ola. Olabildiğince imâ ederek konuşmaya çalıştım. Ama yoruldukeee…
Son cümle olarak kripto paranın islam dünyasında, helal biçimde yer alması dileğiyle…
Misaki
Yorumlar
Yorum Gönder