Haçlı Seferleri 1096-1272 yılları arasında Avrupalı Hıristiyanların, Papa'nın talebi ve çeşitli vaatleri üzerine genellikle Müslümanların elindeki Ortadoğu toprakları üzerinde kontrol kurmak için düzenledikleri akınlar olarak tanımlanabilir. Haçlı Seferlerinin fikir babası İspanya ve Portekiz’den Müslümanların atılması için başlatılan ‘’Reconquista’’ (Yeniden Fetih) hareketidir ayrıca 1071 Malazgirt savaşından sonra Anadolu toprakları büyük bir akınına uğramıştı ve Selçuklular Bizans toprakları üzerinde güçlü bir hakimiyet kurmuşlardı, bu durum Hıristiyanlık dünyasında büyük bir etki yaratmıştı bunun üzerine Bizans imparatoru 1. Aleksios’un Selçuklular’a karşı Papadan yardım istemesi ve Papanın da doğunun zenginliklerini kontrolü altına almak istemesi, haçlı seferlerinin başlamasına sebebiyet verdi, çünkü 1094 senesinde Avrupa’da yaşanan şiddetli kuraklığın getirdiği açlık, sefalet ve salgın hastalıklar gibi problemler Doğu’yu Batı’nın gözünde adeta bir cennete dönüştürmüştü. Bunların hepsini müthiş bir politika gücü ile halka aşılayan papalık, dünyevi ve uhrevi pek çok vaatte bulunarak halkı Haçlı Seferi’ne ikna etti. O dönemin Avrupa’sında Papanın başında bulunduğu kilise sadece dini bir kurum değil aynı zamanda siyasi bir otoriteydi. Böylece Fransızlar, Normanlar, Lombardlar gibi pek çok milletten oluşmuş bir ordu oluşturuldu ve bunlar 1097’de Konstantinapolis önlerine geldiler.
Haçlı seferleri, tarihin seyrini değiştiren ve Anadolu Selçuklularını da her yönüyle doğrudan ilgilendiren bir hadisedir. Bunların içerisinde 1. Haçlı seferi (1096-1099) katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli olan Haçlı Seferidir, çünkü diğer haçlı seferleri ilkinin ulaştığı sonuçlara ulaşamayacaktır. Bu haçlı seferinin nedeni kısaca, feodalizmin ve kuraklığın neden olduğu ağır ekonomik sorunlar, Bizans’ın Papadan yardım istemesi, Papanın Anadolu Selçuklularını bir tehdit olarak algılaması gibi nedenlerdir. Papa 2. Urbanus’un görevlendirdiği din adamlarının yürüttüğü Haçlı propagandası kısa zamanda büyük bir ilgi görüp kalabalıkları etrafında toplamaya başladı. Yapılan propaganda yüzünden heyecana kapılıp erken yola çıkan Pierre I’Hermite adında bir keşişin komutasındaki bir ordu, Kılıç Arslan’ın kardeşi Kulan Arslan tarafından Yalova civarında pusuya düşürüldü. Asıl büyük Haçlı kuvvetiyse bu olaydan bir yıl sonra sefere çıktı, çoğunlukla soylulardan ve şövalyelerden oluşan bu ordu 1097 yılında Konstantinapolis üzerinden Kudüs’e geçmek için harekete geçti. Bu ordu önce Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti olan İznik'i kuşattı. Bu sırada Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Arslan Haçlıların ciddi bir tehlike olabileceğini hesap edememiş ve 1097 ilkbaharında Ermeni kralı Gabriel’in elindeki Malatya’yı kuşatmaya gitmişti. Haçlılar Bizans gemileriyle Yalova’ya oradan İznik önüne gelerek şehri kuşattılar. 1. Kılıç Arslan durumun vehametini anladı ve derhal İznik yakınına döndüyse de şehir kuşatılmıştı ve Haçlı ordusuyla baş edemeyeceğine karar verdi kent savunmasını karar konusunda serbest bırakıp geri çekildi. Beş hafta kuşatmaya dayanan İznik daha sonra Bizans’a teslim edildi. Anadolu içlerine çekilen Kılıç Arslan Danişmend Gazi ve Kayseri emiri Hasan ile ittifak yaptı. müttefikler Eskişehir Ovası’nda Haçlılara saldırdılar. Haçlı ordusunun önünde yürüyen Normanlardan oluşan grup Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Arslan tarafından karşılandı. Bu ovaya çıkışın Bizans ve Haçlılarca "Dorileon" olarak adlandırılması nedeniyle Dorileon Muharebesi adı verilen savaş hemen başladı. Bu muharebede ağır zırhlı, atlı ve özel silahlı şövalyeler ile ağır süvari hücumları yapan Haçlı ordusuna karşı gayet hızlı ve manevra kabiliyetli, hafif zırhlı ağır zırhlara karşı ve hızlı ağır süvari hücumlarına karşı kullanışlı olmayan hatta hiç işlemeyen ok, cirit ve kılıç gibi hafif silahlı Anadolu Selçuklu süvarisine üstün geldi. Bu meydan muharebesini kazanamayacağını anlayan Sultan 1. Kılıç Arslan ordusunu muharebe meydanından geri çekmek zorunda kaldı. Bundan sonra 1. Kılıç Arslan Haçlı ordusunu bir meydan muharebesi ile mağlup edemeyeceğini, anladı Anadolu'dan geçen Haçlı ordusu ile hiç askeri çatışmaya girmeden onların Anadolu'dan ilerlemelerini izleme stratejisine uydu. Fakat yolları üzerindeki bölgeleri boşaltıp tarlaları yakarak, meralardan Haçlı ordusu gelmeden önce büyük koyun sürüleri geçirerek, Haçlıların atlarına otlanacak ot bırakmayarak ve su kuyularını tahrip ederek onları zor duruma sokmaya çalıştı.
Haçlı ordusu bu şartlar altında Anadolu’da Uluborlu ,Akşehir, Ladik, Konya, Ereğli, Kayseri, yoluyla Antakya'ya kadar indi ve burayı ele geçirdiler. Haçlı fırtınası geçtikten sonra Kılıç Arslan Haçlılar tarafından ele geçirilen Antakya'yı geri almak için 1103 yılında sefer düzenledi, Fakat daha sonra sefer yön değiştirdiği için bu konuda bir sonuç alamadı. Yoluna devam eden haçlı ordusu Kudüs’e kadar ilerleyerek orayı da ele geçirmiştir. Birinci Haçlı Seferi'nde ayrıca Kudüs’ün ele geçirilmesinden önce Urfa Kontluğu ve Antakya Prensliği devletlerini Kudüs Krallığı'ndan bağımsız olarak ama bu krallıkla yakın bağlantılı bir şekilde kurmuşlardır. Kudus’ün alınması batı dünyasında haçlı seferlerine olan ilgiyi artırmıştır, Papalık’ın yaptığı propaganda, evlerine dönenlerin Doğu’nun zenginliklerine dair anlattığı abartılı hikayeler Papa 2. Paschalis’in haçlı seferi çağrısından kısa süre sonra üç büyük ordunun Haçlı Seferi’ne çıkmasına neden oldu. Böylece 1. Haçlı Seferi'nin üçüncü safhası olarak da görülebilen bu 1101 Haçlı Seferi, Filistin'e yerleşen Frank Haçlılarına destek sağlamak için gerçekleşti. Bu Haçlı ordusu yeni bir güzergah takip ederek beklenmedik bir şekilde Ankara'ya yöneldi, o şehri ele geçirip oradan Niksar'a doğru yöneldi. Merzifon'da Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Arslan’ın ordusu ile yapılan Merzifon Muharebesi sonucunda bu Haçlı ordusu büyük bir hezimete uğradı. Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Arslan ordularıyla Merzifon'dan ayrılıp Ankara'ya gelip Konya’nın üzerine doğru ilerleyen Haçlı ordusunun önü sıra geri çekilmekte idi. Konya üzerinden ilerleyen Haçlılar Ereğli yakınlarına gelmişlerdi ki Anadolu Selçuklu orduları onları orada pusuda beklemekteydi. Hemen pusudan hücuma geçen Anadolu Selçuklu ordusu Haçlı ordusunun hemen hepsini savaş alanında öldürüp imha etti. Merzifon ve Ereğli’de haçlıların imha edilmesi Anadolu Selçuklu devletinde kırılan öz güveni yeniden sağladı. 1101 yılı Haçlı Seferi'nin sadece liderleri Antakya'da toplanarak bazı adamlarıyla birlikte Kudüs'e gidebildiler.
İkinci Haçlı Seferi ise 1147-1149 yılları arasında gerçekleşti Musul Atabegi 1. İmadeddin Zengi'nin Urfa'yı ele geçirerek bir Haçlı Devleti olan Urfa Kontluğu'na son vermesi üzerine Haçlılar Avrupa'dan yardım istediler. Almanya İmparatoru 3. Konrad ve Fransa KrAnadolu'ya girdiler, ancak Anadolu Selçuklu sultanı 1. Rükneddin Mesud ve Halep Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi başta olmak üzere her yerde büyük bir direnişle ile karşılaştılar. Ayrıca Bizans imparatoru Manuel haçlıların Konstantinapolis’i tekrar yağmalamasından korkup Sultan Mesud ile anlaşma yoluna gitti. Böylece büyük umutlarla yola çıkan krallar idaresindeki ikinci haçlı orduları, Sultan Mesud’un Bizans imparatoruyla yaptığı anlaşma, hazırlıklar ve sayı azlığını avantaja çeviren savaş taktiği sayesinde, vardıkları yerlerde hiç bir şey yapamadan zaiyat vermesine neden oldu, Sonuçta bu haçlı ordusu çok küçük bir birlik ile Kudüs'e ulaştı. İkinci Haçlı Seferi ilkinin aksine Haçlılar açısından tam bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu başarısızlıkları kabullenemeyen Hıristiyan Avrupa Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü haçlılarladan geri almasıyla 3. Haçlı Haçlı seferini düzenledi ve Alman imparatoru Friedrich Barbarossa büyük bir ordu ile Anadolu’ya girdi. Alman imparatoru Friedrich Barbarossa, Selahaddin Eyyubi’nin 2.Kılıç Arslan aleyhinde Bizans imparatoruyla daha önceden yapmış olduğu anlaşmayı gerekçe göstererek, topraklarından geçiş izni istedi. 2.Kılıç Arslan bu istekte sakınca görmedi, imparatora gerekli kolaylığı sağlasa da, Haçlı ordusu Anadolu Selçuklu topraklarından geçerken hem Türkmenlerin hem de Kılıç Arslanın oğullarının saldırısına uğrayıp ağır zaiyatlar verdi. 2. Kılıç Arslan ülkesinin daha fazla zarar görmemesi için anlaşmayı oğlunun bozduğunu mazeretini beyan edip Alman imparatoruyla yeni bir anlaşma yapsa da 3. Haçlı seferi de başarısızlıkla sonuçlandı.
Sonuç olarak haçlı seferleri Hıristiyan Avrupalıların Müslüman doğunun zenginliklerini ele geçirme istekleri doğrultusunda başladıysa da hiçbir zaman tam manasıyla başarılı olamamıştır. 1. Haçlı seferinin başladığı dönemlerde yoksulluk içinde olan Avrupa halkı Papalığında müthiş propagandalarının heyecanına kapılıp dünya tarihini şekillendirecek olan seferler silsilesine başlamış olsalar da doğu topraklarını yağmalama fırsatı bulamamışlardır.
Yorumlar
Yorum Gönder