1077 yılında kurulun Harezmşahlar devleti, Alaaddin Muhammed dönemine gelindiğinde en geniş sınırlarına ulaşmıştı. Merkezi toprakları Amu-Derya mecrası boyunca Aral gölünün güneyine kadar süren bir alandı. Alaaddin Muhammed, Gurlular ve bir Moğol kabilesi olan Karahitaylar arasında siyasi bir denge politikası yürütülüyordu. Bu denge politikası bazen Alaaddin Muhammed ile Gurluların, Karahitaylara karşı ittifak kurmasında bazen de Karahitaylıların ve Alaaddin Muhammedin Gurlulara karşı ittifak kurmasıyla değişkenlik gösteriyordu. Bu durum bir süre sonra Harezmşahlar devletini Karahitaylıların bir vassalı gibi olma durumuna getirmişti, bu durumdan rahatsızlık duyan Alaaddin Muhammed, Moğolistan da yeni yeni kurulan bir devlet olan Cengiz Han’ın Moğol devletiyle ittifak yapıp Karahitaylıları ortadan kaldırdı. Bundan sonra Cengiz Han ile Alaaddin Muhammed arasında, dostluk ve ticaretin gelişmesi kararları alındı.
Moğollarla asıl büyük münasebet, 450 kişilik bir Moğol kervanının Otrar da vali İnalcık tarafından öldürülmesi üzerine yaşandı. Cengiz Han suçluların teslimini ve malların tazminini istedi, çünkü yeni kurulmuş siyasi otoritesi tam oturmamış olan bir devletinin Harezmşahlar gibi sistemini oturtmuş bir devlet karşısında bozguna uğrayıp yok olmasından çekiniyordu. Alaaddin Muhammed, Cengiz Han’ın teklifini reddettiği gibi gönderilen elçileri de öldürttü. Bunun üzerine Moğol orduları 1219 yılının sonlarına doğru Harezmşahların topraklarına girdi. Maveraünnehirin sağlam kaleleri birer birer düşerken karşı koyan yerler korkunç katliamlara maruz bırakıldı Otrar, Buhara ve Semerkant gibi önemli şehirler Moğolların eline geçti. Maveraünnehirin en kuvvetli savunma merkezi olan Semerkantın zaptından sonra Cengiz Han, ordusunu kollara ayırarak bunları imparatorluğa tabi yerlerin zaptı ile görevlendirdi. Eğer Otrardaki katliam yaşanmamış olsaydı, Moğolların dışarıdan sağlam bir devlet görünümü veren Harezmşahlara saldırması beklenmezdi. Cengiz Han 1219 yılını askeri hazırlıklarını tamamlamak için geçirmiş ve ancak bundan sonra faaliyete geçmiştir. Moğolların yaklaşması üzerine Tus’a kaçan Alaaddin Muhammed, Devletabad civarındaki savaşta canını zor kurtardı ve Mazenderan yoluyla gittiği Hazar denizinin güneydoğu sahillerine yakın adalardan birine sığındı orada hastalanarak öldü.
Alaaddin Muhammed, ölümünden birkaç gün önce oğulları Celaleddin, Aksultan ve Kutbüddin Uzlagşahı çağırtarak hanedanın sarsılan temellerinin yıkılmak üzere olduğunu ve Uzlagşahın yerine Celaleddini kendine veliaht tayin ettiğini söyledi arkasından da herkesin onun bayrağı altında toplanmasını vasiyet edip kendi kılıcını ona kuşattı. Bunun üzerine Celaleddin, kardeşleriyle Gürgenç’e hareket etti. Moğol baskısı sebebiyle Harezmi terk eden Aksultan ve Uzlagşah ise Horasana geçtiler fakat Moğollar ile meydana gelen bir çarpışmada öldüler. Bu sırada Nişabura gelen Celaleddin burada Zevzen civarındaki bir kaleye, oradan da Gazne’ye gitti. Başsız kalan idare merkezi Gürgençi Humartegin adlı bir komutan savunduysa da şehir dört aylık bir kuşatmanın ardından Moğol kuvvetlerinin eline düştü. Celaleddin, daha sonra Moğolları üst üste mağlup etmesine rağmen Hindistan’a sığınmak zorunda kaldı. Hatta Cengiz han, bir seferinde Celaleddin Harezmşahtan bahsederken ‘’öyle babaya böyle bir oğul’’ deyip onu yüceltmiştir. Celaleddin Harezmşah 1224 yılı başında Kirmana gitti. Abbasi Halifesi, Gürcüler ve İsmaililerle mücadele eden Celaleddin Harezmşah, daha sonra Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad ile de bozuştu ve 1230’da meydana gelen Yassıçimen Savaşı’nı kaybedip sığındığı Amidin bir dağ köyünde öldürüldü. Böylece Harezmşahlar hanedanlığı yıkılmış oldu. Harezmşahlar gibi sistemini oturtmuş olan bir devleti yenen Moğolların, kendine olan güvenleri de yerine gelince, ondan sonra durdurulamadılar ve özelde İslam devletlerine genelde ise tüm dünyaya korku salan bir imparatorluğa dönüştüler.
Moğollarla asıl büyük münasebet, 450 kişilik bir Moğol kervanının Otrar da vali İnalcık tarafından öldürülmesi üzerine yaşandı. Cengiz Han suçluların teslimini ve malların tazminini istedi, çünkü yeni kurulmuş siyasi otoritesi tam oturmamış olan bir devletinin Harezmşahlar gibi sistemini oturtmuş bir devlet karşısında bozguna uğrayıp yok olmasından çekiniyordu. Alaaddin Muhammed, Cengiz Han’ın teklifini reddettiği gibi gönderilen elçileri de öldürttü. Bunun üzerine Moğol orduları 1219 yılının sonlarına doğru Harezmşahların topraklarına girdi. Maveraünnehirin sağlam kaleleri birer birer düşerken karşı koyan yerler korkunç katliamlara maruz bırakıldı Otrar, Buhara ve Semerkant gibi önemli şehirler Moğolların eline geçti. Maveraünnehirin en kuvvetli savunma merkezi olan Semerkantın zaptından sonra Cengiz Han, ordusunu kollara ayırarak bunları imparatorluğa tabi yerlerin zaptı ile görevlendirdi. Eğer Otrardaki katliam yaşanmamış olsaydı, Moğolların dışarıdan sağlam bir devlet görünümü veren Harezmşahlara saldırması beklenmezdi. Cengiz Han 1219 yılını askeri hazırlıklarını tamamlamak için geçirmiş ve ancak bundan sonra faaliyete geçmiştir. Moğolların yaklaşması üzerine Tus’a kaçan Alaaddin Muhammed, Devletabad civarındaki savaşta canını zor kurtardı ve Mazenderan yoluyla gittiği Hazar denizinin güneydoğu sahillerine yakın adalardan birine sığındı orada hastalanarak öldü.
Alaaddin Muhammed, ölümünden birkaç gün önce oğulları Celaleddin, Aksultan ve Kutbüddin Uzlagşahı çağırtarak hanedanın sarsılan temellerinin yıkılmak üzere olduğunu ve Uzlagşahın yerine Celaleddini kendine veliaht tayin ettiğini söyledi arkasından da herkesin onun bayrağı altında toplanmasını vasiyet edip kendi kılıcını ona kuşattı. Bunun üzerine Celaleddin, kardeşleriyle Gürgenç’e hareket etti. Moğol baskısı sebebiyle Harezmi terk eden Aksultan ve Uzlagşah ise Horasana geçtiler fakat Moğollar ile meydana gelen bir çarpışmada öldüler. Bu sırada Nişabura gelen Celaleddin burada Zevzen civarındaki bir kaleye, oradan da Gazne’ye gitti. Başsız kalan idare merkezi Gürgençi Humartegin adlı bir komutan savunduysa da şehir dört aylık bir kuşatmanın ardından Moğol kuvvetlerinin eline düştü. Celaleddin, daha sonra Moğolları üst üste mağlup etmesine rağmen Hindistan’a sığınmak zorunda kaldı. Hatta Cengiz han, bir seferinde Celaleddin Harezmşahtan bahsederken ‘’öyle babaya böyle bir oğul’’ deyip onu yüceltmiştir. Celaleddin Harezmşah 1224 yılı başında Kirmana gitti. Abbasi Halifesi, Gürcüler ve İsmaililerle mücadele eden Celaleddin Harezmşah, daha sonra Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad ile de bozuştu ve 1230’da meydana gelen Yassıçimen Savaşı’nı kaybedip sığındığı Amidin bir dağ köyünde öldürüldü. Böylece Harezmşahlar hanedanlığı yıkılmış oldu. Harezmşahlar gibi sistemini oturtmuş olan bir devleti yenen Moğolların, kendine olan güvenleri de yerine gelince, ondan sonra durdurulamadılar ve özelde İslam devletlerine genelde ise tüm dünyaya korku salan bir imparatorluğa dönüştüler.
Yorumlar
Yorum Gönder