Ben ve Ben

 Bir makalede okumuştum, sigaranın sağlığa ne kadar zararlı olduğuna dair bir yazı dizisiydi. Okurken  sigaradan daha zararlı olan ve bu sigaranın yaptığı hastalıklardan daha ağır bir hastalık oluşturacak bir şey fark ettim. Maalesef bu hastalığı oluşturan maddeyi hepimiz kullanıyoruz. Bu madde ise benlik maddesi ve herkesin içinde bulunan bu bencillik hastalığı. İnsan oğlu, o kadar çok bu bencillik hastalığına düşmüş ki, çevresinde olup biten her şey sanki onun başına geliyormuş gibi tavır takınıyor. Oysa hayatın yaşam kanununda ilk madde, herkesin başına gelen elbet senin de başına gelecektir. Bazılarının başına gelen olaylar da, elbette senin de başına gelebilir. Hayatın yaşam prensiplerinden bir tanesi de budur ve bundan kaçış yoktur. İnsan nefes aldıkça her şeyin başına gelmesi mümkün olduğu gibi, bütün bu karmaşa ve karışıklık içerisin de mutlu olabilir. Mutluluğu görmek ise, sadece başını kaldırıp çevrene bakarak, senden daha kötü durumda olan insanların hayata tutunuşunu gözlemleyerek mümkün olabilir. Ama kişi bencilliğe olan bağımlılığı neticesinde bunları asla göremez. Çünkü her şey onun başına gelir, bütün kötülük ona hücum ediyor gibi. Hayallerine olan engeller, aslında hayalini daha ulvi yapmak için olsa da, bunu senin hayallerine kavuşmana engel gibi görürsün. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Senin hayalin ulvi bir noktada başarı göstermesi beklenirken, neden bu ulvi olacak hayalini elinin tersiyle itip bencillik yapıyorsun ki? Neden bu bencillik hastalığını kullanıyorsun? Hayat senin önüne elbette engeller koyacak, ve sen bu engellere takılıp düşeceksin. Bu tabi ve doğal bir şeydir. Bir çocuk düşün, yürümesinden koşmasına hayat boyunca kaç defa düşerek devam etti. Yine bu çocuğu ele alalım, eğer bu çocuk ilk düşmesinde yürümeyi bıraksaydı, yada ilk olmasın ellinci düşüşünde yorulup bırakmış olsaydı yada yüzüncü de bırakmış olsaydı, bu çocuk elbette yürüyemez ve hatta koşamazdı. Oysa bütün bu düşmeler, kalkmalar her seferinde daha uzağa ve ileriye hızlı ve güçlü adımlar atmak için, bir tecrübe ve güç kaynağı idi. O, ulvi yürüyüşe ve koşmasına karşı büyük bir fedakarlıktı. Peki sen neden yorulduğunu, çabalamaya olan yorgunluğunu bahane ederek hayallerine kavuşmamak için pes ediyorsun? Yoksa bu bencillik hastalığı yine mi sende tekrar etti? Şimdi ayağa kalk ve bu bencillik tiryakiliğini bırak, yoksa bu karamsarlık, dönüşü olmaz bir hastalığı yanında getirecek. İlk başta çevrenden, sonra insanlardan, sonra hayatından ve en sonunda kendinden nefret edeceksin. Bir hayat senin içi  ulvi olacakken, kendinden nefret etme. Kalk ve son zamanların yaşayan savaşçı kahramanı sen ol ve hayatla bu çetin mücadeleyi kazan....

Yorumlar