Ay Işığında Kaybolan Kedi

Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir kasabada, Siyah tüyleri parlak bir kedi yaşarmış. Adı Mırmır’mış. Mırmır diğer kedilerden farklıymış; geceleri kasabanın sokaklarında kaybolur, ay ışığıyla yolunu bulurmuş. İnsanlar onun kaybolmasına hiç üzülmezmiş, çünkü Mırmır her zaman bir şekilde geri dönermiş. Ama Mırmır’ın geceleri yaptığı maceralar, kimsenin bilmediği sırlarla doluymuş.

Bir dolunay gecesi, Mırmır yine gezinmeye çıkmış. Ay ışığı kasabayı bembeyaz yapıyor, sokak lambaları bile onun yanında sönük kalıyormuş. Mırmır yürürken bir fısıltı duymuş:
— “Mırmır… Mırmır…”

Kafasını kaldırmış ve gökyüzünde minik bir baykuşun sürüden ayrıldığını görmüş. Baykuş, Mırmır’a doğru süzülmüş:
— “Beni takip et, çok önemli bir yere götüreceğim.” demiş.

Mırmır önce duraksamış, ama merakına yenik düşmüş. Baykuş onu kasabanın dışındaki eski değirmenin yanına götürmüş. Değirmenin içi ışıl ışıl parlıyormuş. Duvarların arasında küçük cüce benzeri yaratıklar koşuşturuyor, minik çarklarla devasa makineleri çalıştırıyormuş. Mırmır şaşkınlıkla bakakalmış.

Yaratıklardan biri Mırmır’a yaklaşmış ve fısıldamış:
— “Ay ışığının gücüyle açılan kapıyı bulmalıyız. Yoksa gece sonsuza kadar karanlıkta kaybolacak. Kapının anahtarı, cesur ve saf kalplilerde saklı.”

Mırmır cesurca kapıya yaklaşmış. Ama kapı birden kapanmış ve onu karanlık bir tünelin içine çekmiş. Tünelin duvarları fosforlu yosunlarla kaplıymış ve her yosun farklı renklerde parlıyormuş. Mırmır yürürken, tünelin duvarlarındaki parlayan taşlardan bazıları ona geçmişte yaptığı iyilikleri göstermiş: bir kuşu kurtarması, yolda kaybolmuş bir köpeğe yol göstermesi, bir çocuğu düşmekten koruması… Mırmır bu hatıraları gördükçe yüreği parlamış, tüneldeki karanlıktan korkmamış.

Tünelin sonunda büyük bir göl varmış. Gölde devasa bir ay ışığı yansıyormuş ve ışıkla birlikte suyun içinde kaybolan nesneler ortaya çıkıyormuş. Mırmır gölde eski kayıp oyuncakları, anahtarları, hatta kasabadan unutulmuş küçük notları görmüş. Her nesne, onu tanıyan birinin sevgisini ve hatırasını taşıyormuş.

Tam göle yaklaşırken, suyun yüzeyinden bir su perisi çıkmış.
— “Cesur kedi, bu gölde kaybolan her şeyin hikâyesi var. Ama asıl görev, kaybolan ay ışığını geri getirmektir.”

Mırmır biraz şaşırmış. Su perisi, gölde parlayan küçük kristal bir küreyi işaret etmiş.
— “Bunu al ve kapıya geri dön. Ama dikkat et, yol boyunca gölgeler sana engel olacak.”

Mırmır kristali ağzıyla nazikçe almış ve geri dönmeye başlamış. Tünelin karanlık kısmında, gölgeler canlanmış. Devasa gölge kediler Mırmır’ın önünü kesmiş. Ama Mırmır korkmamış, kristali sıkıca tutmuş ve kalbinden geçen cesur dileği fısıldamış:
— “Yolum aydınlansın, korkularım kaybolsun.”

Aniden gölgeler dağılmış ve yol açılmış. Mırmır, baykuş ve minik yaratıklar birlikte kapıdan çıkmış. Kapı kendi kendine kapanmış ve ay ışığı tekrar kasabaya yansımış.

Mırmır artık kasabaya geri dönmüş ama gecenin gizemi onunla kalmış. Kasaba halkı hiçbir zaman onun yaşadığı macerayı bilmemiş. Ama Mırmır, ay ışığında kaybolmanın artık korkulacak bir şey olmadığını, her kayboluşun yeni bir macera ve yeni dostlar demek olduğunu anlamış.

O günden sonra Mırmır her gece ay ışığını takip ederek kasabanın en cesur, en bilge ve en maceracı kedisi olmuş. Kimse onun sırrını bilmemiş ama kasaba çocukları Mırmır’ın cesur ve parlak gözlerini gördüklerinde, kendi hayallerine ulaşmak için cesaret bulmuşlar.

Bir varmış, bir yokmuş, ay ışığı hep parlamış…

Yorumlar